Hukuk Nedir? İyi Hukukçu Kimdir?
- İntikal Dergisi Yazar Komisyonu

- 22 Eki
- 4 dakikada okunur
Merhaba Sayın Okuyucu,
Orhan Pamuk’un ‘Merhaba Poğaçacı’ demesi misalinde bir girişle size selam vermek istedim:)
Hukuk okumak her birimiz için çok büyük bir kıvanç kaynağı olmakta, eminim. Hayatımızın bir yerlerinde ‘Ben hukuk okuyorum’ diyerek gurulanan insanlarla karşılaşmışızdır ki bugün bizler de onlardan biriyiz. Hatta bazen bu ifadeyi kullandığımızda kendimizi Harvey Specter olarak düşlüyoruz, itiraf edelim ama hadi…
Açıkçası dönemin ilk yazısını yayınlarken çok da teknik olmayan hem de yeni arkadaşlarımıza dokunacak türden bir girizgah yapmak arzusundayım.
Fakültede ilk sınava girdiğim gün, üniversite sınavlarından bile ne kadar heyecanlı olduğumu hatırlarım hep: Yağmurlu bir cumartesi günü ve Anayasa Hukuku Genel Esasları…
Sabaha kadar uyuyamamıştım.
yinede bir iki gece çalışıp sınava girdiğimizde hiçbir şey olmasa bile bir şeyler olabiliyordu. Ama fakültenin ilk günü ilk dersimizde hocamızın Anayasa ile ilgili sohbet ettiğini zannederken, kitabı incelediğimde 150 sayfa ilerlediğini gördüğümde bu işin sohbetin çok daha ötesinde olduğunu, bir şeyler olmasa bile bir şeylerin olamayacağını anlamam pek zor değildi açıkçası.
Bu yolda yeni emeklemeye başlayan arkadaşları çokça anlıyor ve kolaylıklar diliyorum. Biliyorum, hukuku anlamak gerçekten zor olabiliyor…
Hukuku anlamak nedir peki?
Hukuku anlamak için ilk önce kavramı açıklamak gerekirse hukuk, yalnızca yazılı kurallar bütünü olmamakta; aynı zamanda bir toplumun vicdanını, değerlerini ve adalet anlayışını yansıtan değerler sistemini oluşturmakta ve hukukun oluşumu için çok uzun zaman gelişen bir birikime ihtiyaç bulunmaktadır.
Hukuk, esasında kesin bilgiler içeren bir alan değil -bilakis kesin bilgi kavramını biz bilim olarak tanımlanan alanlarda görmekte olduğumuzdan hukuk bir bilim değil- bir disiplini ifade etmektedir. Bu konuda ilk haftaki derslerimizde Anayasa Kürsüsü’nden Aslan Hocamız’ın özellikle üzerinde durduğunu hatırlıyorum.
Bu kapsamda sizlere kısaca bilgi vermek gerekirse bilim; olguları açıklamak, anlamak ve tahmin etmek amacıyla belirli yöntemlerin kullanılmasıyla elde edilen sistematik bir bilgi olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda bilimin en çarpıcı özelliği nesnel olmasıdır. Lakin hukuk nesnel değil toplumlara ve milletlere göre göreceli olmakta, bu mertebede de aynı hukukun uygulanabilirliği değişiklik gösterebilmektedir. Dolayısıyla hukuk uygulandığı toplumda düzeni sağlamak amacıyla kurallar koyan ve bu kuralları icraate geçiren normatif yani olması gereken ideal sistemi yansıtmaktadır. Aslında normatif kavramıyla disiplini de anlayabiliriz. Buna göre disiplin, kişinin belirli kurallara ve davranış standartlarına yani normlara uyma durumu ya da bu uyumu sağlamak için uygulanan düzen ve denetim mekanizmasıdır.
Normlar…
Normlara uymak…
Yahu bu kadar önemli mi bu normlar?
Hukuk lisans eğitimimizin tamamında biz bu kavram ile aşina oluyoruz. Normlara uygun işlemler yapmak yani ideal olanı yaratmak -en azından en yakınına ulaşmak- için tüm bu çaba…
Bu çaba iyi bir hukuk ve iyi bir hukukçu için…
İyi bir hukukçu… Kime iyi bir hukukçu demeli peki?
İyi hukukçu vicdanlara ses olabilen kişidir. Ancak açıkça belirtmek gerekir ki iyi bir hukukçu olabilmek yalnızca akademik performansla değil güzel bir ahlakla mümkün olmaktadır. İyi bir hukukçu iyi birer insan olmakla, iyi birer vatandaş olmakla mümkündür. Ahlakı rehber edinen bir akla sahip olmakla…
Akıl, Allah’ın insana bahşettiği en değerli hazine… En az bunun kadar değerli olan varsa o da insandaki derin ahlak olgusu… Aklı kullanmak, düşünmek çok önemli biliyorum ama ahlaklı olmak ondan da elzem ondan da zor…
Çok beğendiğim bir örnek var akıl ve ahlak üzerine: Buna göre tomografi cihazını icat eden de bir akıl, kimyasal ve nükleer silahlar üreten de… Bu değerlemede bakıldığında ikisi de çok keskin birer aklın ürünü olmayı ifade ediyor ancak bir o kadar da keskin bir fark var arada: Bir taraf insan yaşatma amacı güderken diğer bir taraf ise insan yok etme amacı güdüyor.
Yaşanılan, öğrenilen tecrübeler acı bir şekilde ahlakın önemini göstermekte… Geçmişte Nagazaki’de, Hiroşima’da, Bosna’da, Halep’te yaşananlar… Ve bugün Filistin’de yaşananlar…
İşte bu keskin fark bize gösteriyor ki ahlakın rehberliğinde olmayan aklın bilcümle insanlığa bir faydası dokunmuyor hatta dokunmamakla kalmıyor zarar da veriyor.
Biz hukukçular insanlığın vicdanını haykırmakla mes’ul durumdaysak şayet, ahlakı rehber edinmediğimiz bir aklın bize fayda vermeyeceğinin bilincinde olmamız gerekmektedir. Yaşanılan tecrübeler uluslararası hukukun nasıl yok sayıldığı, insan haklarının nasıl umursanmadığını, uluslararası hukukçuların çoğu zaman duyarsızlıkları… İşte bu durum bizim için apaçık bir örnek teşkil ediyor iyi birer hukukçu nasıl olunmaz yolunda…
Uluslararası hukuk bakımından bir norm teşkil eden yani olması gereken savunmasız sivilleri korumak olmasına karşın, bugün Gazze’de, kapımızın dibinde bir soykırım yaşanıyor. Ve dünya hiçbir şey yapamıyor.
Normlar korunamıyor. Ve hukuk...
Sevgili Okuyucu,
Bizler birer hukukçu olarak norm olana ulaşma çabasında isek eğer bugün yaşananlara sessiz kalınması bizim kimliğimizle örtüşüyor mu? Bizler bulunduğumuz cemiyetlerde hep bir adım önde olan kişileriz. Çünkü bu cemiyetlerin de içinde bulunduğu disiplin mekanizmasını biz yazıyoruz. Şayet biz hukukçu olarak kendimizi görüyorsak aklımızı ahlakın rehberliğine almalı ve ne yapabiliriz onu konuşmalıyız. İşte o zaman iyi bir hukukçu olmanın bize yüklediği sorumlulukları bilir, bulunduğumuz cemiyetlere doğruluk üzere yön verebiliriz.
Sonuç olarak iyi bir hukukçu olmak yalnızca fakülte sıralarının bize kazandıracağı bir özellik değil, yaşananların öğreteceği bir süreç sonucunda olmaktadır. Bazen bu bir mahkeme salonunda, bazen metrobüste, bazen bir esnaf lokantasında… Bazense yalnızca oturduğumuz yerde elimizde çok pahalı kutularda… Bazen yüreğin en köşesinde kalmış bir duyguyla, bazense toplum vicdanında…
En nihayetinde görülmek istenildiği zamanda kazanacağımız bir vasıfla mümkündür iyi bir vatandaş, iyi bir insan…
Ve iyi bir hukukçu olmak…
Ve de çokça görmek istemekle…
Bu duygu ve düşüncelerle hepimiz için iyi birer hukukçu olmamıza vesile olacak bir öğrenim yılı geçirmeyi temenni ederim.
Saygılarımla,
Emirhan Öztürk






Yorumlar